İmam Malik'in Ashab-ı Kiram Hakkındaki Sözleri
1 sayfadaki 1 sayfası
İmam Malik'in Ashab-ı Kiram Hakkındaki Sözleri
1. Ebu Nuaym, Abdullah el-Anberî'den dedi ki:
Malik b. Enes dedi ki:
Kim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ashabından herhangi birisinin şanını eksiltirse yahutta kalbinde onlara karşı bir kin beslerse müslümanlara ait olan fey'den onun hiçbir hakkı yoktur. Daha sonra Yüce Allah'ın:
"Onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi mağfiret eyle, kalblerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma..." (Haşr, 59/10) buyruğunu okudu. Buna göre kim onların şanını eksiltir yahutta kalbinde onlara karşı kin duyarsa o kimsenin fey'de herhangi bir hakkı yoktur. (Hilye, VI, 327)
(Abdullah el-Anberî; Abdullah b. Sevvar b. Abdullah el-Anberî el-Basrî'dir. Kadılık yapmıştır, ibn Hacer onun hakkında: "Sika birisidir. 228 h. yılında vefat etmiştir" demektedir. Vefatına dair başka tarihler de söylenmiştir. (Takribu't-Tehzib, I, 421; Tehzibu't-Tehzib, V, 248)
2. Ebu Nuaym, Zubeyr'in çocuklarından bir adamdan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Bizler Malik'in yanında bulunuyorduk. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabının şanını eksilten bir adamdan söz ettiler. Bunun üzerine Malik şu ayet-i kerimeyi okudu:
"Muhammed Allah'ın Rasûlüdür. Onunla birlikte olanlar kâfirlere karşı sert ve katı, kendi aralarında merhametlidirler. Sen onları rükû' ediciler ve secde ediciler, Allah'tan bir lütuf ve rıza isteyenler olarak görürsün. Secde izinden nişanları yüzlerindedir. Onların Tevrat'taki vasıfları budur. İncil'deki vasıflarına gelince o önce filizini yarıp çıkarmış, sonra onu gittikçe kuvvetlendirmiş, sonra kalınlaşıp gövdesi üzerine doğrulmuş, ekincilerin hoşuna giden bir ekin gibidir. Bununla kâfirleri öfkelendirmek için (bu misali verdi.)" (Feth, 48/29)
İmam Malik dedi ki:
"Her kimin kalbinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından herhangi bir kimseye karşı bir kin ve öfke olursa o bu ayet-i kerimenin musibetine uğrar." (Hilye, VI, 327)
(Bu ez-Zübeyr b. el-Avvam'ın çocuklarından (torunlarından) olup Malik b. Enes'e öğrencilik yapan ve ondan ilim belleyen kişi olup adı Abdullah b. Nafi b. Sabit b. Abdullah b. ez-Zubeyr b. el-Avvam'dır. Daha önceden de ona dair bilgi verilmiş bulunmaktadır. Mus'ab b. Abdullah b. Mus'ab ile ilgili tanıtıcı bilgi de biraz sonra gelecektir.)
3. Kadı lyad, Eşheb b. Abdu'l-Aziz'den şöyle dediğini nakletmektedir:
"Malik'in yanında bulunuyorduk. Bu sırada alevilerden (Ali b. Ebî Talib'in soyundan gelenlerden) bir adam onun yanı-başında durdu. Onun meclisine gider gelirlerdi. Bu zat ona:
Ey Abdullah'ın babası diye seslendi. Malik ona doğru baktı. Bir kimse yüksek sesle ona seslendi mi başını kaldırıp ona bakmaktan daha ileri derecede ona bir karşılık vermezdi. Ali b. Ebî Talib'in soyundan gelen bu zat ona dedi ki:
Ben seni yarın Allah'ın huzuruna varıp da bana soru soracak olursa, ben de kendisine bana Malik dedi diyerek seni benimle Allah arasında bir hüccet (delil) kılmak istiyorum.
Malik ona şöyle dedi: "Söyle."
Adam: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den sonra insanların en hayırlısı kimdir? diye sordu.
Malik: Ebu Bekir'dir, dedi.
Ali soyundan gelen zat: Sonra kimdir diye sordu.
Malik: Sonra Ömer'dir, dedi.
Ali soyundan gelen zat: Sonra kimdir, diye sordu.
Malik: Haksızca öldürülmüş olan halife Osman'dır, dedi.
Ali soyundan gelen zat: Allah'a yemin ederim ebediyyen seninle birlikte oturmayacağım, dedi.
Bunun üzerine Malik ona:
Tercih yapmak senin hakkındır, diye cevap verdi." (Tertibu'l-Medarik, II, 44-45)
Malik b. Enes dedi ki:
Kim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ashabından herhangi birisinin şanını eksiltirse yahutta kalbinde onlara karşı bir kin beslerse müslümanlara ait olan fey'den onun hiçbir hakkı yoktur. Daha sonra Yüce Allah'ın:
"Onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi mağfiret eyle, kalblerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma..." (Haşr, 59/10) buyruğunu okudu. Buna göre kim onların şanını eksiltir yahutta kalbinde onlara karşı kin duyarsa o kimsenin fey'de herhangi bir hakkı yoktur. (Hilye, VI, 327)
(Abdullah el-Anberî; Abdullah b. Sevvar b. Abdullah el-Anberî el-Basrî'dir. Kadılık yapmıştır, ibn Hacer onun hakkında: "Sika birisidir. 228 h. yılında vefat etmiştir" demektedir. Vefatına dair başka tarihler de söylenmiştir. (Takribu't-Tehzib, I, 421; Tehzibu't-Tehzib, V, 248)
2. Ebu Nuaym, Zubeyr'in çocuklarından bir adamdan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"Bizler Malik'in yanında bulunuyorduk. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabının şanını eksilten bir adamdan söz ettiler. Bunun üzerine Malik şu ayet-i kerimeyi okudu:
"Muhammed Allah'ın Rasûlüdür. Onunla birlikte olanlar kâfirlere karşı sert ve katı, kendi aralarında merhametlidirler. Sen onları rükû' ediciler ve secde ediciler, Allah'tan bir lütuf ve rıza isteyenler olarak görürsün. Secde izinden nişanları yüzlerindedir. Onların Tevrat'taki vasıfları budur. İncil'deki vasıflarına gelince o önce filizini yarıp çıkarmış, sonra onu gittikçe kuvvetlendirmiş, sonra kalınlaşıp gövdesi üzerine doğrulmuş, ekincilerin hoşuna giden bir ekin gibidir. Bununla kâfirleri öfkelendirmek için (bu misali verdi.)" (Feth, 48/29)
İmam Malik dedi ki:
"Her kimin kalbinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından herhangi bir kimseye karşı bir kin ve öfke olursa o bu ayet-i kerimenin musibetine uğrar." (Hilye, VI, 327)
(Bu ez-Zübeyr b. el-Avvam'ın çocuklarından (torunlarından) olup Malik b. Enes'e öğrencilik yapan ve ondan ilim belleyen kişi olup adı Abdullah b. Nafi b. Sabit b. Abdullah b. ez-Zubeyr b. el-Avvam'dır. Daha önceden de ona dair bilgi verilmiş bulunmaktadır. Mus'ab b. Abdullah b. Mus'ab ile ilgili tanıtıcı bilgi de biraz sonra gelecektir.)
3. Kadı lyad, Eşheb b. Abdu'l-Aziz'den şöyle dediğini nakletmektedir:
"Malik'in yanında bulunuyorduk. Bu sırada alevilerden (Ali b. Ebî Talib'in soyundan gelenlerden) bir adam onun yanı-başında durdu. Onun meclisine gider gelirlerdi. Bu zat ona:
Ey Abdullah'ın babası diye seslendi. Malik ona doğru baktı. Bir kimse yüksek sesle ona seslendi mi başını kaldırıp ona bakmaktan daha ileri derecede ona bir karşılık vermezdi. Ali b. Ebî Talib'in soyundan gelen bu zat ona dedi ki:
Ben seni yarın Allah'ın huzuruna varıp da bana soru soracak olursa, ben de kendisine bana Malik dedi diyerek seni benimle Allah arasında bir hüccet (delil) kılmak istiyorum.
Malik ona şöyle dedi: "Söyle."
Adam: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den sonra insanların en hayırlısı kimdir? diye sordu.
Malik: Ebu Bekir'dir, dedi.
Ali soyundan gelen zat: Sonra kimdir diye sordu.
Malik: Sonra Ömer'dir, dedi.
Ali soyundan gelen zat: Sonra kimdir, diye sordu.
Malik: Haksızca öldürülmüş olan halife Osman'dır, dedi.
Ali soyundan gelen zat: Allah'a yemin ederim ebediyyen seninle birlikte oturmayacağım, dedi.
Bunun üzerine Malik ona:
Tercih yapmak senin hakkındır, diye cevap verdi." (Tertibu'l-Medarik, II, 44-45)
Similar topics
» İmam Şafiî'nin Ashab-ı Kiram Hakkındaki Sözleri
» İmam Ebû Hanîfe'nin Ashab-ı Kiram'a Dair Görüşleri
» İmam Ahmed b. Hanbel'in Ashab-ı Kirama Dair Görüşleri
» Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında..
» imam ebu hanife hz nin akidesi
» İmam Ebû Hanîfe'nin Ashab-ı Kiram'a Dair Görüşleri
» İmam Ahmed b. Hanbel'in Ashab-ı Kirama Dair Görüşleri
» Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında..
» imam ebu hanife hz nin akidesi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz