Ehli Sunnet Akidesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İMAM AHMED B. HANBEL'İN İTİKADÎ GÖRÜŞLERİ (V. 241 H.) 1

Aşağa gitmek

İMAM AHMED B. HANBEL'İN İTİKADÎ GÖRÜŞLERİ (V. 241 H.) 1 Empty İMAM AHMED B. HANBEL'İN İTİKADÎ GÖRÜŞLERİ (V. 241 H.) 1

Mesaj  ebu_hureyre Ptsi Ara. 29, 2008 5:09 pm

(Ebu Abdullah Ahmed b. Hanbel ez-Zuhri eş-Şeybanî el-Mervezî'dir. Sonra Bağdad'a yerleşmiştir. Şeyhu'l-İslam'dır ve çağdaşlarının alimidir. Huşeym, İbn Sa'd ve onların tabakasındaki alimlerden ilim dinlemiştir. Hadiste ve hadisin çeşitli alanlarında imam idi. Fıkıhta ve fıkhın inceliklerinde imam idi, sünnette ve sünnetin inceliklerinde imam idi. Verada ve onun gizli hallerinde imam idi. Zühd de ve zühdün hakikatlerinde imam idi.

İbrahim el-Harbî dedi ki:

Ben üç kişiye yetiştim ki onların benzeri görülmez ve kadınlar benzerlerini doğurmaktan acizdirler:

Ebu Ubeyd el-Kasım b. Sellam, Bişr b. el-Haris ve Ahmed b. Hanbel.

Ahmed bir milyon hadis ezberlemişti. 164 h. yılında dünyaya geldi. 241 yılı Rebiu'l-Evvel ayının 12. günü cuma sabahı vefat etti. (Şezerâtu'z-Zeheb, II, 96-98)


Lalekâî dedi ki:

Bize Ali b. Muhammed b. Abdullah es-Sukkerî haber verdi dedi ki:

Bize Osman b. Ahmed b. Abdullah b. Bureyd ed-Dakikî anlattı dedi ki:

Bize Ebu Muhammed el-Hasen b. Abdu'l-Vehhab ya da el-Amber -Kendi kitabından kıraatle (okuyarak), 293 yılı Rebiu'l-Evvel ayında- anlattı dedi ki:

Bize Ebu Cafer Muhammed b. Süleyman el-Minkarî -Tinnis'de- anlattı dedi ki:

Bana Abdus b. Malik el-Attar anlattı dedi ki:

Ben Ebu Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel'i şöyle derken dinledim:



Bize göre sünnetin esasları şunlardır:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabının izlediği yola sımsıkı sarılmak, onlara uymak ve bid'atleri terketmek.

Her bir bid'at de esasen bir sapıklıktır.

Düşmanlıkları terketmek, hevâ sahipleriyle birlikte oturmayı terketmek, tartışmaları, münakaşaları ve din ile ilgili münakaşa yapmayı terketmektir.

Sünnet bize göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den gelen nakillerdir.

Sünnet Kur'ân'ı açıklar ve o Kur'ân'ın delilleridir.

Sünnette kıyas yoktur. Ona örnekler gösterilmez. Akıllarla, hevalarla idrak edilmez. Sünnet sadece tabi olmak ve hevayı terketmektir.

Bir tek hasletini dahi terkedip benimsemeyecek ve ona iman etmeyecek olursa sünnet ehlinden olamaz.

Yine ehlinden olmasına vesile olacak sünnetin gerekleri arasında şunlar da vardır:

Hayrıyla şerriyle kadere iman etmek. Bu husustaki hadisleri tasdik etmek ve onlara inanmak. "Niçin" veya "nasıl" denilmeksizin sadece bunlar tasdik edilir ve bunlara iman edilir.

Bir hadisin tefsirini bilmeyen yahutta aklıyla onu kavrayamayan bir kimse bu hususta mükellefiyet altında değildir ve onun lehine iş sağlam oturmuş demektir. Böyle bir kimse buna iman edip, ona teslimiyet göstermekle yükümlüdür. "es-Sadık ve'l-masduk" hadisi ve buna benzer kadere dair diğer hadislerde olduğu gibi.

Ru'yet (kıyamette Allah'ın görüleceğine) dair bütün hadisler de böyledir. Bunlar kulaklara yabancı gelse, bunları duyan, bunlardan irkilse bile ona düşen bu hadislere iman etmek, onların bir parçasını dahi -ki güvenilir ravilerden nakledilmiş benzeri diğer hadisler de böyledir- reddetmemektir.

Herhangi bir kimseyle tartışma ve münazara yapmaz. Tartışma (cedel)i de öğrenmez. Kader, ru'yet, Kur'ân ve bunların dışında sünnetlerde varid olan hususlar hakkında konuşmak mekruhtur, yasaklanmıştır. Bu şekilde hareket eden bir kimse -sözleriyle sünneti isabet ettirse dahi- tartışmayı terkedip teslimiyet göstermedikçe ehl-i sünnetten olmaz.

Gelen rivayetlere iman edilir, Kur'ân Allah'ın kelâmıdır, yaratılmış değildir. Kur'ân yaratılmamıştır, demekte gevşeklik göstermemelisin. Çünkü Allah'ın kelâmı Allah'tandır. Allah'ın kelâmından yaratılmış hiçbir şey yoktur. Sakın bu hususta daha önce söylenmemiş görüşleri ortaya atan, lafız ve başka şeyler hakkında konuşanlarla tartışmayasın. Kur'ân hakkında görüş belirtmeyerek yaratılmış mıdır, yoksa yaratılmamış mıdır bilemiyorum? diyen kimselerle de tartışma. O Allah'ın kelâmıdır, yaratılmamıştır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet edilen sahih hadislerde belirtildiği gibi, kıyamet gününde Allah'ın ru'yetine de iman etmelidir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Rabbini görmüştür ve bu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den sahih olarak rivayet edilmiştir.

Bunu Katade, İkrime'den, o İbn Abbas'tan rivayet ettiği gibi el-Hakem b. Eban, İkrime'den, o İbn Abbas'tan da rivayet etmiştir. Ali b. Zeyd, Yusuf b. Mehran'dan, o da İbn Abbas'tan yoluyla da rivayet edilmiştir. Bize göre hadis Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme geldiği gibi zahiri üzere anlaşılır. Onun hakkında söz söylemek de bir bid'attir. Bunun yerine biz ona geldiği şekilde, zahiri üzere iman eder ve bu hususta kimseyle de tartışmayız.

"Kul kıyamet gününde tartıya konur da bir sivrisinek kanadı kadar dahi ağırlık çekmez."

İlgili rivayetlerde geldiği üzere kulların amelleri tartılacaktır.

Buna iman ve bunu tasdik etmek, bunu reddetmekten uzak kalmak ve bu hususta da tartışmayı terketmek (gerekir).

Yüce Allah kıyamet gününde kulları ile onunla aralarında herhangi bir tercüman bulunmaksızın konuşacaktır. Buna da iman etmek, tasdik etmek (gerekir).

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in kıyamet gününde bir Havzının bulunacağı, ümmetinin o Havza gireceğine, eni bir aylık mesafe gibi olduğuna, üzerindeki kapların semadaki yıldızlar sayısınca olduğuna da -bu hususta birden çok yolla haberlerin sahih olarak belirttiği üzere- iman ederiz.

Kabir azabına, bu ümmetin kabirlerinde sorgulandığına, imana, İslama, Rabbinin ve Peygamberinin kim olduğuna dair soru sorulacağına, kişiye kabrinde Münker ve Nekirin Yüce Allah'ın dilediği ve murad ettiği şekilde geleceğine iman ve tasdik etmek (gerekir).

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şefaatine, bir topluluğun yanıp kömür gibi olduktan sonra cehennem ateşinden çıkarılarak -bu husustaki hadiste belirtildiği üzere- Allah'ın dilediği gibi ve dilediği şekilde cennetin kapısındaki bir ırmağa bırakılacaklarına da iman etmelidir. Bunlara sadece iman edilir ve tasdik edilir.

Mesih ed-Deccal'in mutlaka çıkacağına, gözleri arasında "kâfir" yazısının bulunduğuna ve hakkında gelmiş bulunan hadislere ve bunların gerçekleşeceğine; Meryem oğlu İsa'nın inip onu Lüd kapısında öldürüleceğine iman etmek gerekir.

İman, söz ve ameldir. Artar ve eksilir. Nitekim rivayet edilen haberde şöyle belirtilmektedir:

"Mü'minlerin iman bakımından en kâmil olanları ahlâk itibariyle en güzel olanlarıdır."

Namazı terkeden bir kimse kâfir olur. Namaz dışında terkedilmesi küfrü gerektiren başka bir amel yoktur. Onu terkeden kâfir olur ve Allah onun öldürülmesini helâl kılmıştır.

Peygamberinden sonra bu ümmetin en hayırlısı Ebu Bekir es-Sıddîktır, sonra Ömer b. el-Hattab'dır, sonra Osman b. Affan'dır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabı bu hususta herhangi bir anlaşmazlık söz konusu olmaksızın bu üçünü öne geçirdikleri gibi biz de onları önceleriz.

Sonra bu üçün ardından şûrada bulunan beş kişi gelir. Bunlar da Ali b. Ebi Talib, Talha, Zubeyr, Abdu'r-Rahman b. Avf ve Sâd'dir. Hepsi de halife olabilecek kimselerdi ve her birisi bir imamdır.

İbn Ömer'in şu hadisindeki ifadeyi benimsiyoruz:
ebu_hureyre
ebu_hureyre
Admin

Mesaj Sayısı : 70
Kayıt tarihi : 28/12/08

http://ehlisunnetakidesi.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz