Ehli Sunnet Akidesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

mekke dönemi 3

Aşağa gitmek

mekke dönemi 3 Empty mekke dönemi 3

Mesaj  ebu_hureyre Perş. Ocak 01, 2009 12:56 am

2) Resulullah'a indirilen ayetler
kâfirlerin en zayıf noktalarını yakalıyor



Resulullah'a indirilen ayetler kâfirlerin
en zayıf noktalarını yakalıyor, ellerini kollarını bağlıyor, inatçı olmayanların
inanmaları için ona da hiç bir neden bırakmıyordu. Meselâ, kâinat olaylarını
örnek veriyor ve yontulmuş taşlara ibadet edenlere; "Her gün görüp durduğunuz bu
kadar olağanüstü olayları yaratan Allah'a boyun eğin" diyordu. Bu, müslümanların
her dönemde kullanmaları gereken bir usuldür.



3) Hz. Peygamberin getirdiği mesaj toplumda
kabul edilen en güzel, en çekici bir mesajdı



Hz. Peygamberin getirdiği mesaj toplumda
kabul edilen en güzel, en çekici bir şekilde sunuluyordu. Kur'an-ı Kerim şiirin
revaçta olduğu bu topluma insan yeteneğini geride bırakan bir şiir üslûbuyla
indirildi.



4) Davet, öncelikle yakınlardan, güvenilir
,insanlardan başlanarak açıklandı.



Davet, öncelikle yakınlardan, güvenilir
temiz insanlardan başlanarak açıklandı. İlk anda bütün bir topluma sunulmadı. Bu
da bir davanın yayılabilmesi için öncelikle kendisine sağlam bir zemin
hazırlaması, öncü elemanlarını hazırlaması gerektiğini öğretiyor. Hz. Peygamber,
Mekke'de fıtratı bozulmamış insanları diğerlerinden ayrı tutarak davette
önceliği onlara verdi. Davetçi, tanıdığı ve güvendiği insanlara gitmeli, uzun
vadeli yola güvenilir olamayan tanımadığı insanlarla çıkmamalı.



5) Müslümanlar zayıf oldukları dönemlerde
kâfirlerin tüm baskılarına sabrettiler.



Müslümanlar zayıf oldukları dönemlerde
kâfirlerin tüm baskılarına sabrettiler. Allah onlara bir müddet savaşma izni
vermedi. Medine'de sağlam bir zemin hazırlandıktan sonra onlara savaş izni
verildi. Gerçi müslümanlar Medine'de azınlıktılar ama artık bir cephede
toplanabilmişlerdi. Mekke'de ise darmadağın ve güçsüzdüler. Savaş imkânları
yoktu. Bir davanın hazırlık ve örgütlenme safhasında düşmanla fiilî çatışmaya
girmeyip her türlü hazırlığını tamamlamak gerektiği sonucunu Resulullahın bu
uygulamasından çıkarabiliriz.



6) Resulullah gizli davet döneminde
dirençli elemanları çevresinde topladıktan sonra açık davet dönemini başlattı.



Resulullah gizli davet döneminde dirençli
elemanları çevresinde topladıktan sonra açık davet dönemini başlattı. Bu dönemde
karşı tarafın bütün baskı ve işkencelerine rağmen inancından taviz vermedi. Zira
bu dönem açık davet, gizli örgütlenme dönemiydi. Gündüz kâfirlerin karşısına
çıkıp; "Sizin taptıklarınız kendilerine bile fayda veremez. Gelin bu yanlış
yoldan vazgeçin" diye onların yanlışlığını yüzlerine vuruyor; geceleyin Erkam'ın
evinde gizlice toplanıp çalışma programı hazırlıyor, davetin elemanlarına
taktikler veriyordu. Bu uygulama bize, İslâm dâvetinin temel özelliklerinden
birini öğretiyor: Davet açık, örgütlenme gizli yapılır. Davet için de örgütlenme
için de kâfirlerden izin alınmaz.



7) Müşrikler parlemantoları durumunda olan
Darün-Nedve'de toplanırlar karar alırlardı



Müşrikler parlemantoları durumunda olan
Darün-Nedve'de toplanırlar karar alırlardı. Peygamberimize yaptıkları
tekliflerin biri şuydu: "Bu davadan vazgeç, seni "Reis yapalım." Resulullah
taktik gereği bunu yapabilir, gücü elinde topladıktan sonra da getirdiği dini
benimsetebilirdi. Ama İslâm açık bir din olduğu için Resulullah bu yola
başvurmadı; işkencelere rağmen hakkı söyledi. Daru'n Nedve'de bir yer kapma
yerine Darul-Erkam'da kendi meclisini oluşturdu. O halde İslâm davetçileri
kâfirlerin kontrolündeki bir harekete katılmamalı, kendi hareketlerinin
programını kendileri oluşturmalıdırlar.



Cool Müslümanların güçlü olanları Mekke'de
güçsüzlerle tam bir dayanışma ortaya koymuş malını-mülkünü ortaya dökmüştü



Müslümanların güçlü olanları Mekke'de
güçsüzlerle tam bir dayanışma ortaya koymuş malını-mülkünü ortaya dökmüştü.
İslâm'a inananlar kardeş oldular; dünya nimetleri, zenginlikler belli ellerde,
kasalarda toplanmadı. Tek gaye vardı; Allah'ın dini egemen olsun. O halde her
dönemde bir davaya iman edenler kardeş olduklarının bilincinde olmalı, varlıkta
ve yoklukta eşit olabilmeliler. Hedefe ulaşılana kadar dünyalıklardan
vazgeçilebilmelidir.



9) Hz. Peygamber, Mekke'de hiç bir insana
konumundan dolayı öncelik vermedi.



Hz. Peygamber, Mekke'de hiç bir insana
konumundan dolayı öncelik vermedi



Köleleri de zengin efendileri de yanına
aldı; çocukları da kadınları da. Ancak İslâm'ın güçlenmesi için ileri gelen
eşrafın müslüman olması için de uğraştı, hatta dua etti. Peygamberimizin bu
davranışından yola çıkarak şu hükme varılabilir: Davetçi toplumunun yetenekli,
üst düzey insanlarını kendi davasına kazandırmak için öncelikler verebilir. Bu
da onun müstekbirlere meylettiği anlamına gelmez.



10) Hz. Peygamber'e inanan müslümanlarla
aileleri arasında büyük çatışmalar meydana geldi



Hz. Peygamber'e inanan müslümanlarla
aileleri arasında büyük çatışmalar meydana geldi. Aile bağları yerine inanç bağı
gözönünde bulunduruldu. Bu örneği benimseyen müslümanlar her zaman ve her yerde,
inanç bağıyla asabiyet karşı karşıya kaldığı zaman tercihini inançtan yana
koymalı varlıklı ailenin çocuğu olan Mus'ab b. Umeyr gibi gerektiğinde ailesini
terkedebilmelidir.



Müslümanların bir kısmının işkence
ortamından kurtulup daha iyi bir ortamda bulunmak için Habeşistan'a hicret
etmesinden şu sonuç çıkarılabilir: Müslümanlar, gerektiğinde müslüman olmasa
dahi adâletli, haksızlık yapmayan insan haklarına saygı duyan bir ülkeye iltica
edebilirler. Bunu yapmaları o ülkeyi dost edindikleri anlamına gelmez.



11) Hz. Peygamber, Taif seferi dönüşünde
Mekke'ye müşrik olan Mut'im'in himayesinde girdi.



Hz. Peygamber, Taif seferi dönüşünde
Mekke'ye müşrik olan Mut'im'in himayesinde girdi. Bu da Hz. Peygamber'in
müşriklerin emrine girdiğini göstermez. Hz. Peygamber, dininden hiç bir taviz
vermediği halde Mut'im ona bir insan olarak sahip çıkmış, Peygamber'den dini ile
ilgili bedel istememiştir. Bu sadece karşılıksız yapılan bir yardımdır. Bunun
yanında Hz. Ebû Bekir'in benzer bir olayı vardır. İbn Daine Hz. Ebû Bekir'i
himayesine alır. Ancak gizliden gizliye ibadetinde serbest olduğunu, ama açıktan
açığa Kur'an okuyamayacağını söyler. O zaman Hz. Ebû Bekir onun himayesine
ihtiyacı olmadığını, kendisine Allah'ın yeteceğini bildirir. Eğer Hz. Ebû Bekir
olayında olduğu gibi müşrikler himaye karşılığında müslümanın inancından,
ibadetlerinden vazgeçmesini isterlerse o zaman onların himayesi reddedilir.
Günümüzde de kapalı yerlerde (mescitlerde, evlerde) Allah'a ibadeti serbest
bırakan kâfirler İslâm'ın toplum hayatına girmesini engelliyorlar. Bunu
yaptıklarından dolayı müslümanlarla onların arasında bir düşmanlığın olması
gerekir.




MEKKE DÖNEMI, GÜNÜMÜZ MÜSLÜMANLARININ DERS
ALACAKLARI BIRÇOK ÖRNEKLE DOLUDUR.




Mekke döneminde inen Kur'an ayetleri daha
ziyade inanç temellerini konu edinir. Mekke döneminde kâfirlerin baskısı altında
ezilen, hiç bir güvencesi olmayan insanlara hukukî emirler verilmedi. Meselâ bir
tesettür ayeti yoktu o dönemde. Çünkü müşriklerin insafına kalan zayıf müslüman
hanımların tesettürleri çekip çıkarılabilir ve müslümanlar buna karşı birşey
yapamazlardı. Allah müslümanlara uygulanma imkânı olan emirleri veriyordu.
Namazı bile gizlice kılan müslümanlara Allah ezan okumalarını emretmedi. Mekke,
imanın olgunlaşması, gerçekten inanan insanların ortaya çıkması için bir imtihan
dönemiydi. Ama artık İslâm tamamlandı. Günümüzde de müslümanların baskı altında
olduğu yerleri Mekke Dönemi ile kıyaslayarak İslâm'ın hukuki emirlerini yok
saymak mümkün değildir. İslâm'ın ilk geliş dönemiyle bu dönem bir tutulmaz.
Kur'an tamamlanmıştır; müslümanlara farz kılınan yükümlülükler kıyamete kadar
geçerlili
ebu_hureyre
ebu_hureyre
Admin

Mesaj Sayısı : 70
Kayıt tarihi : 28/12/08

http://ehlisunnetakidesi.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz